hayvanlarımız

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • eerol
    Banned
    • 06-11-2004
    • 8682

    Konu: hayvanlarımız



    Serçe, Passeridae (serçegiller) familyasından, insanlara yakın çevrelerde yaşayan, göçücü olmayan, konik gagalı kuş türlerine verilen ad.
    İnsanlara yakın çevrelerde ve tarlalarda bulunur. Sürüler halinde de bulunurlar. Tane, meyve ve böcek yer. Göçmen değildir.
    11-12 cm boyunda, 50 kadar türü vardır. Büyük sürüler meydana getirirler. Tane, meyve ve böceklerle beslenirler. Bazan ekinlere büyük zarar verirler. Ağaçlara, kovuklara, çatı altlarına derme çatma yuvalar yaparlar. Boş kırlangıç yuvalarına da yerleşirler.
    Avrupa, Asya ve bilhassa Afrika'da büyük sürüler halinde dolaşırlar. Amerika ve Avustralya'ya sonradan götürülmüşlerdir. Genellikle kahverengi, siyah ve boz renklidirler. Afrika'da pirinç tarlalarına büyük zarar yapan altın serçe sarı tüylüdür. İnsanların çevresinde yaşayan evcil serçe'nin, sırt ve kanatları kahverengi, karın kısmı gridir. Gerdanında siyah bir leke bulunur. Dişiler daha sönük renklidir.
    Dişi, kahverengi benekli 4-5 adet beyaz yumurta yumurtlar. Kuluçka süresi 11-12 gün sürer. Yavrular yumurtadan çıktıktan iki hafta sonra yuvayı terk ederler. Eşler bir yaz süresince 3-4 defa yavru çıkarırlar. Tırtıl ve böcekleri yediklerinden dolayı faydalı sayılırlarsa da, ekinlere olan zararları daha fazladır.

    Yorum

    • eerol
      Banned
      • 06-11-2004
      • 8682

      Konu: hayvanlarımız



      Shar-Pei

      Kökeni: Ataları bilinmemektedir. Chow chow'dan türetilmiş olabilir. Ancak bu iki cins arasındaki yegane benzeriik mor dilleridir.
      Tanımı: Sağlam, çevik, güçlü bir köpektir. Teni yumuşak ve sarkıktır. Yükseklik: erkeklerde 46-51 cm., dişilerde 41-61 cm. Ağırlık: erkeklerde 20-25 kg., dişilerde 16-20 kg. Başının iki yanına düşük küçük kulakları vardır. Kıvrık kuyruğu dik durur. Tüyleri yumuşaktır. Renkler: açık kahve, krem, kızıl ya da siyah.
      Kişiliği: Yüzünde üzüntülü bir ifade vardır. Ev içinde mutludur. Sakin, iyi huylu ve sadıktır. Özellikle çocuklarla arası iyidir.
      Kullanımı: Geçmişte yırtıcı bir savaş köpeği idi. Çin'de yapılan köpek dövüşlerinde çok popülerdi. Yıllarca bu dövüşlerde bir öncü olarak alkışlandı.Daha sonra Birleşik Devletler'e getirildi ve burada insana arkadaşlık eden bir köpek haline geldi.

      Yorum

      • eerol
        Banned
        • 06-11-2004
        • 8682

        Konu: hayvanlarımız



        Siyam kedisi, Güneydoğu Asya'da günümüzde Tayland olarak bilinen Siyam'da kutsal tapınaklarda beslenen ve buradan tüm dünyaya yayılan kedi ırkı. Tayland dilindeki adı Wichien Maat'tır.
        Siyam kedileri kulakları, patileri, arka ayakları ve kuyrukları renkli noktaları olan açık renkli bir kürke sahiptir. Yavru siyamlar doğuşta krem veya beyaz renkte olurlar ve ilk aylarda vücutlarının çeşitli bölgelerinde görünür hale gelen noktalar gelişir. Dört haftalık olunca bu noktaların renkleri daha belirgin hale gelirler. Yaşı ilerledikçe siyam kedilerin renkleri koyulaşır ancak sıcak iklimlerde yaşayan yetişkin siyam kedileri soğuk iklimlerde yaşayanlardan daha açık bir kürke sahiptirler.
        Siyam kedileri badem şekilli, parlak mavi renkli gözlere ve kısa tüylere sahiptir.

        Karakteri

        Geleneksel siyam kedisi akıllı, insan odaklı ve dost canlısıdır. Arkadaşları olan insanlarla sevecen ve samimi bir şekilde ve farklı tonları olan miyavlamaları ve hırıltılarıyla konuşurlar. Sakin tabiatları sayesinde bir evdeki ya da apartman dairesindeki hayata uyum sağlamakta hiç zorluk çekmezler, küçük çocuklara karşı hoşgörülüdürler.
        Sıkıldıkları zaman sadece ortalıktan yok olurlar. Çoğu, insanla oynarlarken tırnaklarını kapatır, bu yüzden onların patileri tarafından tırmalanmak az rastlanılan bir olaydır.
        Siyam kedileri çok zekidirler, fakat bu kolay eğitilebilecekleri anlamına da gelmez. Diğer kedi ırklarınd olduğu gibi her siyam kedisinin farklı bir karakteri olabilir. Bazıları eğer erken yaşta eğitilirlerse sorun çıkarmadan tasma takmayı öğrenirler.

        Yorum

        • eerol
          Banned
          • 06-11-2004
          • 8682

          Konu: hayvanlarımız



          Şahin gagalı kaplumbağa (Eretmochelys imbricata), Chelonioidea (deniz kaplumbağaları) üst familyasının en çok sayıda türünü barındıran Cheloniidae familyasındaki Eretmochelys cinsini tek başına oluşturan bir kaplumbağa türüdür. bu kaplumbağanın iki alt türü bulunur:
          • Eretmochelys imbricata ****a
          • Eretmochelys imbricata imbricata

          Fiziksel özellikler

          Şahin gagalı kaplumbağayı şu genel fiziksel özellikleri ile ayırmak mümkündür:

          Yorum

          • eerol
            Banned
            • 06-11-2004
            • 8682

            Konu: hayvanlarımız



            Tahta balığı (Blicca bjoerkna), sazangiller (Cyprinidae) familyasına ait bir balık türü.
            Tahta balığı çapak balığına çok benzer ve sıkca bununla karıştırılır. İkisini birbirinden ayırt edebilmek için tahta balığının daha büyük olan gözlerine dikkat etmek gerek. Ayrıca yüzgeçlerinin uçları hafif kızılımsı olur, çapak balığının yüzgeçleri gri renkdir. Tahta balığı en fazla 40 cm uzunluğuna ulaşır, ve böylece çapak balığından küçüktür. Anal yüzgecinin kenarları siyah renkdir, ve çapak balığı gibi bazen sarımsı ya da yeşilimsi sırtı olmaz; tahta balığı daima gümüş rengidir.
            Marmara ve Trakya bölgesinde ağır akışlı nehirlerin sıcak, sığ ve bitkisi bol olan bölümlerinde yaşar. Göllerde de yaşam gösterir. Planktonlar, küçük canlılar ve bitkilerle beslenir. Mayıs - Temmuz arası üreme yapar. Çok yavaş büyür. 3-5 yaşlarında 10-12 en çok 25-35 cm. olabilir. Eti çok kılçıklı ve lezzetsizdir. Genelde etobur balıkların yetiştiriciliğinde yem olarak kullanılır.

            Yorum

            • eerol
              Banned
              • 06-11-2004
              • 8682

              Konu: hayvanlarımız



              Tatlısu levreği (Perca fluviatilis), Percidae familyasından bütün Avrupa'da yaygın olan bir etçil tatlısu balığı türü. Türkiye'de batı karadeniz ve marmara bölgesinin tatlısularında bulunur.
              Hem balıkçıların hemde tüketicilerin sevdiği lezzetli bir balık türüdür. Dış özelliklerinin bazıları göğüs ve karın yüzgeçlerinin kızıl rengi ve bütün levrekler için tipik olan sert dikenli sırt yüzgecidir. Çoğunlukla vucudunda 6 ila 8 adet arası yukarıdan aşağıya incelen çizgiler vardır, ve alt dudağı üstdekinden daha öne çıkıkdır. Tatlısu levrekleri 40 cm büyüklüğe kadar ulaşırlar, ama 50 cm büyüklükte tutulmuş olanlarıda vardır. Tatlısu levreklerinin böyle bir ölçüye ulaşmaları çok uzun sürer; 8 ila 10 yaşına varmış olanları ancak 25 cm boyunda olurlar.




              Dişileri su kıyısının yakınında alçak su seviyesınde yumurtlarlar. Yumurtadan çıkan yavrular ilk önce su yüzüne çıkıp hava-torbalarını hava ile doldururlar. Bu yavrular akıntıdan derin sulara taşınırlar ve orda plankton'dan beslenirler. Bir kaç hafta sonra alçak suya geri dönerler ve orda sivrisinek kurtçukları ve diğer böcek kurtları ile beslenmeye başlarlar.
              Göllerde yaşıyan tatlısu levreklerinin yavruları henüz küçükken sazangiller yavruları ile aynı yemlerden beslendiklerinden dolayı, bir rekabet içinde yaşarlar. Bazı koşullar altında bu sazangiller yavruları, dahada büyümüş olan tatlısu levreğinin yemi olur. Gıda kıtlığı olan dönemlerde, tatlısu levreği yamyamlaşıp kendinden küçük tatlısu levreklerini yiyebilir.
              Derin göllerde tatlısu levreği kış soğuğunu büyük derinliklerde geçirir. Bu zamanı atlatabilmeleri için en az 6 C° su sıcaklığına muhtaçtırlar.
              Avrupa tatlısularına, diğer bir tatlısu levrek türü olan Gymnocephalus cernuus bırakıldığından beri, tatlısu levreğine yeni bir rekabet olmuştur. Onümüzdeki on yıl içinde bu gelişmenin sonucu ne olucağı henüz bilinmemektedir.

              Yorum

              • eerol
                Banned
                • 06-11-2004
                • 8682

                Konu: hayvanlarımız



                Trakya levreği (Gymnocephalus cemua), Percidae familyasına ait bir tatlı su balığı. Trakya'nın Karadenize akan, ağır akışlı akarsularında ve bunların denizde oluşturduğu acısu bölgelerinde yaşar. Boyları 18-35 cm ulaşır. Balık yumurtaları, kurtlar, küçük kabuklular ve sinek larvaları ile beslenir. Oburluğu diğer balıkların besinleri, yumurtaları ve larvaları için zararlıdır. Eti lezzetlidir. Üreme zamanı Nisan ve Mayıs aylarındadır.

                Yorum

                • eerol
                  Banned
                  • 06-11-2004
                  • 8682

                  Konu: hayvanlarımız


                  Tirsi (Alosa fallax), Clupeidae familyasına ait bir deniz balığı türü.
                  Sardalyalar ile yakın akraba olan tirsi balığı 30-33 cm boyuna varabilir. Tirsi balığı bir karadeniz balığıdır, ama istanbul boğazında ve Marmara denizindede bazen rastlanabilinir. Sürü halinde kıyılara yakın yaşar. Üreme zamanı olan ilkbaharda yumurtlamak için nehirlerede girer. Tüketicilerin sevdiği ve taze, tuzlama ya da tütsülü olarak yedikleri, ekonomik değeri olan bir balıktır.

                  Yorum

                  • eerol
                    Banned
                    • 06-11-2004
                    • 8682

                    Konu: hayvanlarımız



                    Tırtak ya da Bayağı yunus (Delphinus delphis) Türkiyenin bütün denizlerinde bulunan, ve bütün dünyada büyük okyanusların farklı kısımlarında yaygın olan bir Yunus türü. Tırtak Yunusgiller familyasının asıl örnek türüdür. Afalina türünün "Flipper" dizisi ile dünyaca ünlü olup insanların aklına örnek Yunus türü olarak yerleşmesi´nden önce dünyaca en çok tanılan Yunus türüydü.

                    Özellikleri
                    Sırtı silah ya da kahverengi, ve karın kısmı beyazımsıdır. Yanlarında açık-sarı renkten gri renge geçen uzun alanlar vardır. Yöresel olarak renklerinde farklar olabilir; bazılarının yanlarındaki sarı-gri alanlar tamamen eksiktir. Tırtak yunusu bütün Yunusların ve hatta bütün balinaların arasında en renklisidir. Boyu 1,70m-2,40m olur.

                    Yaşam şekilleri

                    Bütün Yunuslar gibi Tırtak da balıklar ve ara sıra mürekkep balıkları ile beslenir. Çok hızlı bir yunusdur ve gemilerin önlerinde oluşan "Bıyık" denilen dalganın içinde yüzmeyi sever. Diğer yunuslar gibi, çok gelişmiş bir sosyal sistemin içersinde yaşar. Oluşturdukları sürüler bazen 1.000 yunustan oluşur. Yazın bu topluluk küçük grublara bölünür. Yunuslarda birbirine yardım etmek çok doğal birşeydir. Örneğin, hasta yunusların diğer yunuslar tarafından taşınılıp nefes aldırmak için su yüzüne çıkarıldıkları izlenilmiştir.

                    Doğum

                    Eğer bir yunus doğum yapacaksa diğer yunuslar onun etrafında bir çember oluşturup o yunusu olası köpekbalığı saldırılarına karşı korurlar. Yavru yunuslar annelerinden ilk önce kuyrukları ile çıkar. Çünkü ilk önce kafası çıksaydı, iki saat süren doğum sırasında boğulurdu. Hemen doğumdan sonra annesi yavrusunu su yüzüne itekliyerek, ilk kez nefes almasını sağlar. Yavru yunus bir yıl boyunca emzirilir, ve toplam 3 yıl boyunca annesinin yanında yaşar.

                    Korunmaları

                    Eskiden dünyanın bazı yerlerinde Tırtaklar insanlar tarafından avlanılmışlardır. Örneğin geçmişte Peru da ve Karadenizde çok Tırtak avlanılmıştır. 1960'lı yıllarda akdeniz ve karadenizde Tırtak popülasyanunda feci bir azalma olmuştur, ama bunun nedenleri bugüne kadar aydınlatılamamıştır. Ama Tırtakların hala bugüne kadar süren en büyük sorunları şunlardır: Gemilerin pervanelerine çarparak ölmeleri, balık ağlarına takılarak su altında boğulmaları ve günden güne azalan balıklar ve kirlenen denizsuyu.

                    Sınıflandırma

                    Tırtak denilen yunusların sadece tek bir türdenmi yoksa birkaç türler ya da alt-türlerdenmi oluştuğu konusunda farklı görüşler vardır. Bazı bilimcilere göre Delphinus bairdii ve Delphinus tropicalis gibi diğer türleri vardır, ama bunlar bilimcilerin çoğunluğu tarafından tanılmaz. Bunlar gibi şimdiye kadar 20 Tırtak türü ortaya koyulup sonra tekrar vazgeçilmiştir.
                    1990'lı yıllardan beri Tırtak türünün ikiye ayrıldığı yeni bir görüş şeklini kabul eden Zoologların sayısı günle artmaktadır:
                    • Uzunburunlu Tırtak (Delphinus capensis)
                    • Kısaburunlu Tırtak (Delphinus delphis)
                    Ama bunların iki ayrı türlermi, alt-türlermi yoksa hatta sadece alt-türlerin variyantlarımı oldukları konusunda hala anlaşmazlıklar devam etmektedir.

                    Yorum

                    • eerol
                      Banned
                      • 06-11-2004
                      • 8682

                      Konu: hayvanlarımız



                      Timsah
                      Familyası Timsahgiller (Crocodilidae) Yaşadığı yerler Sıcak bölgelerde bataklıklar ve su kenarlarında. Özellikleri Yapısı kertenkeleyi andırır. Vücudu kemiksi pullarla örtülüdür. Suda iyi yüzerler. Balık, kuş ve memelilerle beslenirler. Ömrü Yüz yıl kadar. Çeşitleri 23 türü vardır. Nil timsahı (Crocodylus niloticus), Deniz timsahı (Crocodylus porosus), Mississippi alligatoru (Alligator mississippiensis) meşhurlarıdır. Timsah, sıcak bölgelerdeki akarsularda yaşayan, Timsahgiller ailesinden iri yapılı, kalın ve kabuksu derili sürüngen türlerinin genel adı. Uzaktan bakıldığında kertenkeleye benzerler. Vücutlarının üzeri, sert kemiksi plakalarla örtülüdür. Ön ayaklarında beşer, arka ayaklarında dörder parmak bulunur. Parmak araları tamamen veya kısmen perdelidir. Uzun, yandan basık kuyrukları suda kürek vazifesi görür. Güçlü dişlerle bezenmiş, çok kuvvetli çeneleri vardır. Yalnız üst çene açılır. Etli dil, alt damağa yapışıktır. Gözleri, burunları ve kulakları başlarının üst kısmında bulunur. Suda yüzerken rahatça etraflarını görür, işitir ve solunum yaparlar. Karada vücutlarını zor taşımalarına rağmen, suda çok iyi yüzerler. Gündüzleri dinlenir, çoğunlukla gece avlanırlar. Gözbebekleri dikey olduğundan gece de iyi görürler. Balık, kuş ve suya gelen memelilerle beslenirler. İnsanlara da saldıranları vardır. Avlarını güçlü çeneleri arasına sıkıştırıp suya çekerek boğarlar. Dişlerini avlarını parçalamada kullanırlar. Çiğnemeden parçalar halinde yutarlar. Sindirim için çakıl ve taş da yutarlar. Sonra dişlerinin arasındaki artıkları dışarı çıkarırlar. Taze etin sindirimi zor olduğu için bazı türler avlarını gömerek çürümelerini bekler.




                      Gözleri üç perdelidir. Suya daldıkları zaman burun ve kulak delikleri birer kapakla örtülür. Ağız gerisinde bulunan bir kıvrımı damaklarına yapıştırarak soluk ve yemek borularını birbirinden ayırabildiklerinden su altında bile ısırıp yiyebilirler. Konik yapılı dişler aşındıkça yenileri sürer. Derilerinden bavul, çanta iskarpin yapılır. Bu bakımdan bol miktarda avlanırlar.
                      Yürekleri dört gözlüdür. Aort kökleri Panizza kanalı vasıtasıyla birleştiklerinden vücutlarında kirli kan dolaşır. Diğer sürüngenler gibi soğukkanlı hayvanlardır. Vücut ısıları çevre ısısına göre değişir.

                      Timsahgiller


                      Yumurtayla çoğalırlar. Çiftleşmeden sonra dişi, kıyıdaki bir kumlukta açtığı çukur içine kaz yumurtası iriliğinde 50 kadar yumurta yumurtlar. Yumurtaların üzerini kumla örterek yakınlarında nöbet bekler. Bazan bu süre üç ayı bulur. Dişi bu sürede hiçbir şey yemediğinden kilo kaybeder. Zaman zaman erkek de dişinin yakınına gelir. Ama dişisini beslemeyi akıl edemez. Yavrular, yumurta kabuğunu kırmaya hazır olunca 20 metre kadar uzaklıktan duyulan sesler çıkararak annelerini yardıma çağırırlar. Dişi, kumları açarak yumurtalardan yavruların çıkmasına yardım eder. İnce derili yavrular büyük bir titizlikle tek tek annenin ağzında su kıyısına taşınır. Bakıma muhtaç yavrular altı ile sekiz haftalık bir süre içinde anne ve baba tarafından dış tehlikelerden büyük bir dikkatle korunur. Yırtıcı kuşlar ve vahşi memeliler timsah yavrularına düşkündür. Yavrular kendilerine bakacak duruma gelince anne ve babalarından uzaklaşarak kendilerine av sahaları ararlar. Büyük timsahlardan uzak olmak zorundadırlar. Hatta bazan sonraki karşılaşmalarda anne ve babalar yavrularını tanıyamamakta, onlara av gözüyle bakmaktadır. Yavrular, balık yumurtaları, salyangoz ve su böcekleriyle beslenirler.
                      Timsahlara çoğunlukla Amerika, Afrika, Madagaskar, Güney ve Doğu Asya ile Orta Avustralya'da rastlanmaktadır. Tuzlu sularda yaşayanları da vardır. Nil timsahının anayurdu Nil Irmağı olduğundan bu adla anılır. Eski Mısırlılar bunlardan korkar ve mukaddes sayarlardı. Bugün Nil kıyılarında bu timsahlar kalmamıştır. Afrika'da ve Madagaskar'da mevcuttur. Uzunluğu 7-9 metreye ulaşabilir. İnsana da saldırabilir. Amerikan timsahı 5-7 metre boyundadır. Denizde de yaşayabilir ve insan için tehlikelidir. Hindistan ve Sri Lanka'da yaygın olan Hint timsahı tatlı sularda yaşar. Uzunluğu 5 metre kadar olabilir. Çoğunlukla balıkla beslenir. İnsana nadir saldırır. ABD'nin güneydoğusundaki bataklık, göl ve ırmaklarda yaşayan Mississippi alligatorunun derileri ayakkabı ve valiz yapımında değerli sayılır. En çok Florida bataklıklarında yaşar. Üreme dönemlerinde avlanmaları yasaklanmıştır. Boyları 5-6 metreye ulaşabilir. Timsahlar yok edilmediği takdirde uzun süre yaşayabilmektedir. Hayvanat bahçelerinde 80 yaşını aşanlar vardır. Bazı kuşlar timsahların açık ağızlarının arasına çekinmeden girerek artık etleri ve damağa yapışmış sülükleri yerler. Timsahlarla bu kuşlar arasında adeta ortak bir yaşama göze çarpar. Tehlike anında timsahları çığlıklarıyla uyarırlar

                      Yorum

                      • eerol
                        Banned
                        • 06-11-2004
                        • 8682

                        Konu: hayvanlarımız



                        Vaşak, kedigiller (Felidae) familyasından Lynx cinsini oluşturan orta büyüklükte etçil ve yabanıl hayvan türlerinin ortak adı.

                        Vaşak türleri [değiştir]

                        Yorum

                        • eerol
                          Banned
                          • 06-11-2004
                          • 8682

                          Konu: hayvanlarımız



                          Yarasa (Chiroptera), uçma yeteneğine sahip memeliler takımı.

                          Özellikleri

                          El parmakları uzamış ve esnek uçma derisiyle çevrilmiştir. Çoğu tür, baş aşağı tutunarak uyur. Geceleri aktif olan bu canlıların koklama ve tat alma duyuları çok iyi gelişmiştir. Meyveyle beslenen türler haricinde, görme duyuları iyi gelişmemiştir. Çıkardıkları çok yüksek frekanslı ses dalgalarının, etraflarındaki cisimlere çarpıp geri dönmesi yardımıyla yönlerini bulurlar (ekolokasyon). Bu sesler, çoğunlukla insanlar tarafından duyulamaz.

                          Sınıflandırma

                          Dünyada 18 familyaya bağlı, 986 tür yarasa varken Türkiye’de 4 familyaya bağlı, 30 tür yarasa bulunmaktadır. Türkiye’de yaşayan yarasa familyaları şunlardır:
                          • Uçan köpekler (Pteropodidaa): Gözleri oldukça büyüktür, dış kulakları huni şeklindedir. Meyvelerle beslenirler.
                          • Nal burunlu yarasalar (Rhinolophidae): Burunları atnalı şeklinde, gözleri küçüktür. Kış uykusu sırasında serbest olarak baş aşağı sarkarlar ve uçma derisiyle bütün vücutlarını örterler. Böceklerle beslenirler.
                          • Düz burunlu yarasalar (Vespertilionidae): Burunları düz, gözleri küçüktür. Sadece böceklerle beslenirler. Koloniler halinde yaşarlar.
                          • Kuyruklu yarasalar = Buldok yarasalar (Molossidae): Kuyrukları oldukça uzun, kulakları büyük ve köşelidir. Kanatları dar ve uzundur. Pis kokarlar.

                          Yarasalar hakkında bazı gerçekler



                          • Meyve yiyen yarasalar, 450 kadar ticari maddeyi ve 80 kadar ilacı insanoğlunun hizmetine sunmaktadır. Yağmur ormanları için yarasalar, yaşamsal önem taşır. Yarasalar, bu bölgedeki ağaçların yaklaşık yüzde 95’inin çoğalmasını sağlar. (polen ve tohumlarını taşıyarak)
                          • Dünyadaki 1000’i aşkın yarasa türünden sadece 3’ü vampir yarasadır ve bunlar Latin Amerika’da yaşar. Vampir yarasalar insanlara saldırmazlar. Kümes hayvanlarını tercih ederler.
                          • Avrupa’nın ve Türkiye’nin en küçük yarasası olan cüce yarasa sadece 5 gram ağırlığındadır. (Yaklaşık bir madeni paradan daha hafif!)
                          • Dünya üzerinde yaklaşık 4500 memeli türü bulunmaktadır ve bunların 1000’den fazlasını yarasalar oluşturur.

                          Yorum

                          • eerol
                            Banned
                            • 06-11-2004
                            • 8682

                            Konu: hayvanlarımız



                            Yılan


                            Vücutlarını örten boynuzsu tabakanın kalınlaşmasından pulları meydana gelmiştir. Bu sayede vücuttaki suyun buharlaşma ile kaybı önlenmiş olur. Vücutlarını örten pulların şekli ve rengi sınıflandırmada önemli rol oynar. Salgı bezleri olmadığından derileri daima kurudur. Büyümeye mani olduğu için zaman zaman deri değiştirirler.
                            Dişler besini tutmaya yarar ve geriye doğru yatıkçadır. Zehirli yılanlarda ön çenede uzun oluklu zehir dişleri de vardır. Bunlarda tükürük bezleri, zehir bezine dönüşmüştür. Yürekleri üç gözlüdür. Yarım bir zar ile kısmen ayrılmış olan karıncıkta karışık kan bulunur. Vücutlarında da karışık kan dolaşır. Güneşin altında yatarak vücutlarını sıcak kayalara temas ettirerek, vücut ısılarını yükseltirler. Sonbaharda, kuytu yerlere çekilerek kışı hareketsiz ve uyuşuk olarak geçirirler. İlkbaharda, kış uykusundan uyanınca tekrar ortalıkta görünmeye başlarlar.
                            Canlı hayvan avlayarak beslenirler. Böcek, karınca yiyenleri olmakla beraber, fare gibi kemirgenlerin baş düşmanıdırlar. Boa ve piton gibi büyükleri avlarını sıkarak öldürdükten sonra yutarlar. Bütün yılanlar avlarını parçalamadan bütün olarak yutarlar. Çeneleri 180° ye kadar açıldığından iri avlarını yutmakta zorluk çekmezler. Küçük bir bahçe yılanı, iri bir kurbağayı rahatça yutabilir. Ziraat için zararlı, fare, tavşan gibi kemirgenleri yiyerek yok ettiklerinden bir bakıma faydalı da sayılırlar. Kuş ve kertenkele de yerler. Zehirlerinden de panzehir yapılarak faydalanılmaktadır.
                            Yılanlar, genellikle üç metre öteyi göremezler. Koku almada burun deliklerini değil dillerini kullanırlar. Uzun ve çatallı dillerinin her iki ucu havadan ve yerden gelen kimyâsal kokuları alır. İçeri çekildiğinde dil ucundaki kokular damaktaki jakobson organında duyu hâline dönüştürülür. Engerek yılanları zehirledikleri avının izini dilleriyle tâkip ederler ve ölüsünü bularak yutarlar. Yılanların burun delikleri, ağız kapalıyken alt çenedeki hava borusunun üzerine geldiğinden ağızlarını açmadan solunum yaparlar. Avlarını yutarken ağız açık olduğundan burun deliklerinin hava borusuyla ilgisi kesilir. Böyle zamanlarda, vücutlarında bulunan hava torbalarındaki yedek havadan faydalanırlar. Çoğu yılanların sâdece sağ akciğerleri gelişmiştir. Diğeri âdetâ kaybolmuştur. Boa ve piton yılanlarında sol akciğerler küçüktür. İri avların yutulması uzun sürdüğü zaman ağız tabanında bulunan soluk borusunun girişi ağızdan dışarı çıkarılabilir. Bu özellik büyük hayvanları yemek için bir adaptasyondur, yılana ağız dolu olduğunda dahi nefes alma imkânı sağlamaktadır.
                            Dış kulakları olmadığından, uzun zaman yılanlar sağır zannedildi. Çeneleriyle kulakları arasında kemik bağlantıları olduğundan, üzerinde bulunduğu toprağın yansıttığı sarsıntıları kolayca işitirler. Çenesini yere koyan çıngıraklı bir yılan çok uzaktan gelen bir atın ayak seslerini kolayca duyabilir. Yılanların bulunabildiği arâzilerden geçen bir insan, gürültülü ayak darbeleriyle yürüdüğünde hiçbir yılana rastlamaz. Bâzı yılanların göz ve burunları arasında ince zarlı iki çukur bulunur. Bunlar, sıcak kanlı hayvanların vücutlarından yayılan ısı dalgalarını (infrared) tespit ederler. Bunların sâyesinde avlarını karanlıkta bile bularak tâkip ederler. Yılan zehiri av etini eritmeye yarayan kuvvetli bir sindirim sıvısıdır. Zehirsiz yılanlarda bile zehirli olan kuvvetli bir sindirim sıvısı vardır. Ağızlarına parmak sokulduğunda veya dişlendiğinde tükürüklerinden dolayı yanma ve şişme yapar. Dişleri sökülen zehirli yılanlarda dişler tekrar sürer. Yılanların renkleri ve boyları çeşitlidir. Zehirli yılanların başları üçgen ve kuyrukları küt olduğu söylenirse de bunlar kesin belirtiler olamaz. Her yılan zehirli kabul edilerek sakınmak gerekir.
                            Yılanlar yumurtlayarak ürerler. Yumurtalardan ergine benzer yavrular çıkar. Bunlar hemen başlarının çevresine bakarlar. Boa, anakonda ve engereklerin çoğu yavrularını doğurur. Bunlar gerçek doğum değildir. Yumurtalar ana karnında gelişip açıldığından doğum gibi görülür. Buna “‘ovoviviparite” denir.

                            Yorum

                            • eerol
                              Banned
                              • 06-11-2004
                              • 8682

                              Konu: hayvanlarımız



                              Zargana balığı ya da Sargan balığı (Belone belone), Belonidae familyasına ait uzun ve ince vücutlu bir deniz balığı türü. 60-70 cm. bazen hatta 1 m. uzunluğa varır ve ortalama 18 yıl yaşar. Çaça, hamsi, kıraça ve çamuka gibi küçük balıklarla beslenir. Ilıman denizlerimizin yerli balıklarındandır. Kılıç balığının başlıca düşmanıdır. Vücut yapısıyla gayet çevik ve hızlı yüzen bir balıktır. Kendini korumak için su yüzeyine Sıçrayarak da ilerliyebilir. Lezzetli eti ticari açıdan değerlidir. İlkbahardan Sonbahara kadar üreme süresince 30-50000 yumurta döker.



                              ?Zargana balığı
                              Bilimsel sınıflandırmaAlem:Animalia
                              Şube:Chordata
                              Sınıf:Actinopterygii
                              Takım:Beloniformes
                              Familya:Belonidae
                              Cins:Belone
                              Tür:B. belone
                              Binominal adıBelone belone
                              (Linnaeus, 1758)

                              Yorum

                              • eerol
                                Banned
                                • 06-11-2004
                                • 8682

                                Konu: hayvanlarımız



                                Zürafa (Giraffa camelopardalis), zürafagiller (Giraffidae) familyasından bir Afrika memelisi. Dünyanın en uzun hayvanlarından biridir.

                                Özellikleri [değiştir]
                                Erkeklerinin boyu 4.4 ve 5.5 metre boyunda olup 1.5 ton ağırlığındadır. Bügüne kadar kayıt edilmiş en büyük zürafa 5.87 m. olup 2 ton ağırlığındadır. Dilleri boynuzumsu yapıya sahiptir. Dişiler ise 1 2 feet gibi yüksekliğe sahiptir ve erkeklere göre daha hafiftir. Dişiler genellikle erkeklerine göre hafif ve daha kısa olurlar. Her iki cinsinde boynuzları vardır, dişilerin boynuzu daha kısadır. Boynuzları kemikleşmiş kıkırdaktan oluşmuştur ve ossiconesden çağırıştırılır. Erkekler yaşlandıkça kafasındaki boynuzlarıda kalsiyumun etkisiyle onlarda gelişir. Zürafaların derilerinde onları kaplaya siyah noktalar bulunmaktadır. Karınları vücutlarında olmasına karşın ayrıktır. Bu noktalar zürafanın desenleridir.

                                Dağılımı

                                Zürafalar, geyik ve ineklerle anılır ama farklı bir familyadandır. En yakın akrabası okapidir. Yaşam bölgesi ise Çad ve Güney Afrika'dır.

                                Köken bilim ve tarih

                                Türün bilimsel adı olan camelopardalis Roma İmparatorluğundan gelmektedir. Bu adı deve ve leopar özelliklerinden gelmektedir. Camelopard ilk olarak, İngilizce sözcük olarak 14'üncü yüzyılda gözükmüştür ve 19. yüzyılda resmi olarak kullanılmıştır. Bir kaç Avrupa dilinde bu şekil kayıtlara geçmiştir. Arapçada ise الزرافة diye yazılır ve zurapha diye okunur, anlamı "Topluluk" (Hayvanlarda) veya sadece uzundur.

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor
                                X