Konu: ? menkıbeler
Lokmanıza dikkat edin!
07 Mart 2006 Salı
Şam’da yaşayan velilerden “Hubeyret-ül Basrî” hazretleri, bir gün;
- Kardeşlerim, lokmanıza dikkat edin, buyurdu. Haramla beslenen vücudu ateş yakar. Haram yemeyen vücudu ise toprak çürütemez.
Ve ilave etti:
- “Îman”, en büyük nimettir. Cenab-ı Hak bir kuluna îman verdiyse, ona her şeyi vermiş demektir. Her nimet îmanın içindedir çünkü.
- Ya îman vermediyse?dediler.
- Îman vermediği kuluna hiçbir şey vermemiş demektir. Yani îmanı olmayan kimse her şeyden mahrumdur.
- Öyleyse biz çok şanslıyız efendim.
- Elbette. Çok sevinelim, çok şükredelim ki, Müslümanız elhamdülillah. Cenab-ı Hak îman nasib etti bize. Hem de doğru îman. “Ehl-i sünnet” üzere îman etmiş bir kimsenin, hayatından şikâyet etmesi kadar abes bir şey olamaz.
- Ama biz bazan şikâyetçi oluyoruz hocam.
- Çok yanlış. Bu, neye benzer, biliyor musunuz?
- Neye benzer efendim?
- Bir adam düşünün ki, “tonlarla altın”ı var. Buna rağmen “bir kuruş”un hesabını yapıyor. Yakışır mı?
Namaz çok mühim
Bir gün de “Namaz”ın ehemmiyetinden sordular bu zata.
- Namaz, çok mühimdir, buyurdu.
- Nasıl yani?dediler.
- İbadetler îmandan değildir, buyurdu. Yani bir ibadeti terk etmek, îmanı gidermez. Ama namaz için hüküm böyle değildir.
- Değil mi, neden?
- Çünkü namaz ibadeti farklıdır. İstisnadır o.
- Onun hükmü nasıldır hocam?
- Birçok büyük âlim, “Namaz kılmayan ve namaz vakti geçerken üzülmeyen kimsenin îmanı gider” buyuruyor.
- Öyle mii?
- Evet. Namaz, bunun için mühimdir işte. Yani namazı vazife kabul etmeyen, namaz kılmadığına üzülmeyen, îmanını kaybeder Allah korusun.
- Ya üzülüyorsa hocam?
- Üzülürse, îmanlı olduğu anlaşılır.
Lokmanıza dikkat edin!
07 Mart 2006 Salı
Şam’da yaşayan velilerden “Hubeyret-ül Basrî” hazretleri, bir gün;
- Kardeşlerim, lokmanıza dikkat edin, buyurdu. Haramla beslenen vücudu ateş yakar. Haram yemeyen vücudu ise toprak çürütemez.
Ve ilave etti:
- “Îman”, en büyük nimettir. Cenab-ı Hak bir kuluna îman verdiyse, ona her şeyi vermiş demektir. Her nimet îmanın içindedir çünkü.
- Ya îman vermediyse?dediler.
- Îman vermediği kuluna hiçbir şey vermemiş demektir. Yani îmanı olmayan kimse her şeyden mahrumdur.
- Öyleyse biz çok şanslıyız efendim.
- Elbette. Çok sevinelim, çok şükredelim ki, Müslümanız elhamdülillah. Cenab-ı Hak îman nasib etti bize. Hem de doğru îman. “Ehl-i sünnet” üzere îman etmiş bir kimsenin, hayatından şikâyet etmesi kadar abes bir şey olamaz.
- Ama biz bazan şikâyetçi oluyoruz hocam.
- Çok yanlış. Bu, neye benzer, biliyor musunuz?
- Neye benzer efendim?
- Bir adam düşünün ki, “tonlarla altın”ı var. Buna rağmen “bir kuruş”un hesabını yapıyor. Yakışır mı?
Namaz çok mühim
Bir gün de “Namaz”ın ehemmiyetinden sordular bu zata.
- Namaz, çok mühimdir, buyurdu.
- Nasıl yani?dediler.
- İbadetler îmandan değildir, buyurdu. Yani bir ibadeti terk etmek, îmanı gidermez. Ama namaz için hüküm böyle değildir.
- Değil mi, neden?
- Çünkü namaz ibadeti farklıdır. İstisnadır o.
- Onun hükmü nasıldır hocam?
- Birçok büyük âlim, “Namaz kılmayan ve namaz vakti geçerken üzülmeyen kimsenin îmanı gider” buyuruyor.
- Öyle mii?
- Evet. Namaz, bunun için mühimdir işte. Yani namazı vazife kabul etmeyen, namaz kılmadığına üzülmeyen, îmanını kaybeder Allah korusun.
- Ya üzülüyorsa hocam?
- Üzülürse, îmanlı olduğu anlaşılır.
Yorum